Hayatta bazı kritik eşikler vardır. Bu anlar, geleceğimizi şekillendiren dönüm noktalarıdır. Eğer o anlarda cesur bir adım atmaz, riskli bir karar alıp gerekeni yapmazsanız, hayatınız boyu aynı toksik ilişkilerin, kontrolcü düşüncelerin ve düşük kaliteli normların içinde debelenirsiniz. Ya dönüşmenin geçici sancısını göze alırsınız ya da ömür boyu köleliğin zincirlerini taşırsınız. Bu kadar basit.
Peki, bencillik mi bu?
Eğer böyle düşünüyorsanız, size kötü bir haberim var:
Bütün bu davranışlar sizi yalnızca bir maskeye dönüştürür. Kendinize yabancı, içi boş bir maskeye. Ama asıl mesele şu: Kendiniz gibi olmayı ne zaman öğrenirsiniz, işte o zaman zincirler kırılır.
Kendin Olmanın Doğrusu Nedir?
Kendin Olmak: Bir Devrim
Kendin olmak, bir isyandır. Ama bu isyan başkalarına değil, sizi baskılayan tüm düşünce kalıplarına, korkulara ve sahte fedakarlıklara karşıdır. Bu isyan, özünüze dönmektir. Çünkü hayatta tek bir amacınız var: Kendi hikayenizi yazmak. Başkalarının kalemiyle değil, kendi ellerinizle.
Unutmayın, kendinize döndüğünüzde hayat size daha gerçek ve daha anlamlı gelir. Kendinize dönmek, sizi insan yapar. Ve insan olduğunuzda, sizi zincirlemeye çalışan her şeyden kurtulursunuz. Şimdi kendinizi bulun ve zincirlerinizi kırın.
“Gerçek özgürlük, kendin olmayı göze aldığın gün başlar.”
Sevgi ve selamlarımla,