Cebrail Uyanık Yazdı…
Değerli okurlar,
Bugün sizlere, sadece ekonomik bir sorun değil, toplumsal bir yara haline gelmiş bir konuyu gündeme getirmek istiyorum: Tefecilik ve faiz lobiciliği. Bu iki kavram, yıllardır toplumumuzu derinden etkileyen, büyük mağduriyetlere yol açan ve birçok insanın hayatını karartan olgulardır. Ancak ne yazık ki, hala yeterince dikkat edilmiyor, çözüm odaklı bir yaklaşım sergilenmiyor. Tefecilik, sadece bireylerin borçlarını ödeyemediği için çaresizce başvurdukları bir yol olmaktan çıkıp, tüm toplumu saran bir sorun haline gelmiştir.
FAİZ VE TEFECİLİĞİN KARANLIK YÜZÜ
Faizli kredi, düşük gelirli bireyler için bir çözüm gibi görünse de, çoğu zaman borç batağını derinleştiriyor. Küçük işletmeler, bankaların faizli kredilerine başvuruyor. Ancak bir süre sonra işler yolunda gitmediğinde, bu bireyler ödeme güçlüğü çekiyor. Bankalar, borçlunun ödeyemediği miktar için haciz işlemlerine başlıyor.
PEKİ, BU DURUMDA İNSANLAR NE YAPIYOR?
İşte o noktada, tefecilerin kapıları çalınıyor. “Bire bir, bire on” gibi orantısız faiz oranlarıyla borç almak, işlerin bir an önce düzeltileceği düşüncesiyle kabul ediliyor. Ancak işler daha da kötüleşiyor. İşyerini, mal varlığını kaybeden kişiler, bir süre sonra tefecinin eline düşüyor ve bu döngüye giren insanlar, çoğu zaman daha derin borçlara batıyor. Faiz, faizle ödeniyor, fakat bitmeyen bir borç sarmalı hiç sona ermiyor.
Tefecilik, bu türdeki haksız kazançların hızla yayılmasına ve halkın zor durumda kalmasına yol açıyor. Bankalar, küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi verirken daha dikkatli olmalı, faiz oranlarını adil bir seviyede tutmalıdır. Ancak bazı bankaların gözleri, kazanç hırsıyla körleşmişken, düşük gelirli bireylerin daha fazla borçlanmasının ve bir süre sonra tefecilere düşmesinin önü açılıyor. Burada hem bazı bankaların hem de tefecilerin sorumluluğu büyüktür.
DEVLET, TOPLUM, BİZ: HERKES SORUMLU
Peki, çözüm ne? Bu sorunun cevabını bulmak için yalnızca devletin düzenleyici tedbirleri yeterli olmayacaktır. Toplum olarak hepimiz sorumluyuz. Tefecilikle mücadele etmek, yalnızca cezai yaptırımlarla olacak bir şey değil. Bu konuda toplumsal bilinç oluşturmak, bu sorunun kökenine inmek, önleyici tedbirler almak çok daha önemli. Toplum olarak birbirimize yardım etmek, finansal eğitimler düzenlemek, insanları doğru ekonomik alışkanlıklar konusunda bilinçlendirmek gerekiyor.
Tefeciliği önlemek için, öncelikle bireylerin borçlanma konusunda daha temkinli olmaları sağlanmalı. Küçük işletmeler için devletin daha fazla destek sunması, faizsiz kredi ve finansal destek sağlanması, bu kısır döngüyü kırabilir. Aynı zamanda, toplumun üretime dayalı bir ekonomiye yönelmesi, insanların kendi işlerini büyütüp daha sağlıklı bir şekilde geçimlerini sağlamaları için teşvik edilmeleri gerekmektedir. Üretim kentleri yaratmak, istihdamı artırmak, toplumun ekonomik anlamda daha bağımsız hale gelmesini sağlamak uzun vadede bu sorunun önüne geçecektir.
İNTİHARLAR VE TOPLUMSAL FACİA
Tefecilik, sadece bir ekonomik kriz değil, aynı zamanda bir insanlık krizidir. Son haftalarda ilimizde yaşanan intihar vakalarının büyük çoğunluğu, tefecilerin mağduru olan insanlardan oluşuyor. Bu insanlar, borçlarını ödeyebilmek için kendilerini çaresizce borçlandırırken, sonunda hayatlarını kaybetmeye varan acı sonuçlarla karşılaşıyorlar. Sadece ekonomik değil, psikolojik bir travma yaşayan bu kişiler, çoğu zaman kendilerine uzanacak bir el bulamıyor. Aileler dağılıyor, toplumda büyük bir boşluk oluşuyor. Bu durumda yalnızca devletin değil, toplumun her kesiminin sorumluluğu var. Tefecilikle mücadele etmek, sadece hukuki bir konu değil, toplumsal bir sorumluluktur.
HEP BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETMELİYİZ
Tefecilik ve faiz lobisi ile mücadele, sadece ekonomik bir önlem almakla çözülemez. Toplum olarak birleşmeli, bilinçli hareket etmeli ve insanları bu batağa düşmekten alıkoymalıyız. Bankaların daha sorumlu kredi politikaları izlemesi, tefecilerin faaliyetlerinin engellenmesi ve toplumun ekonomik okuryazarlığının artırılması gerektiği çok açık. Bu, bir devlet sorunu değil, bir toplum sorunudur. Hep birlikte, bu sorunu kökünden çözmeye kararlı olmalıyız.
Son olarak, bu tefecilik canavarlarının durdurulması ve mağdurlarının yaşadığı acıların son bulması için hepimiz el birliğiyle hareket etmeliyiz. Bu toplumsal felaketi engellemek, sadece bir grup insanın değil, tüm toplumun sorumluluğudur.
Selam ve dua ile…