Tahammülsüzlük ve Mutsuzluk

Bir yılı geride bırakırken, ister istemez içsel bir muhasebe yaparız. 2024, çoğu insan için zor bir yıl oldu. Ekonomik sıkıntılar, hızlı değişimler, belirsizlikler… Ancak sorun sadece dışsal dünyamızda değil, içsel dünyamızda da büyük bir çalkantı yaşandı. En çok dikkatimi çeken ise tahammülsüzlüğümüzün ve mutsuzluğumuzun giderek artması.
Tahammülsüzlük, belki de çağımızın en tehlikeli salgını haline geldi. Trafikteki korna seslerinden, sosyal medyada yapılan saldırgan yorumlara kadar her yerde karşımıza çıkıyor. İnsanlar en ufak bir yanlışta öfkeleniyor, empati yerine suçlama yolunu tercih ediyor. Oysa tahammül, insan ilişkilerinin temel taşıdır. Birbirimize alan açmayı, hata yapma hakkını ve anlayışını yitirince geriye kırık dökük bir toplum kalıyor.
Mutsuzluk ise tahammülsüzlüğün gölgesinde büyüyen bir duygu olarak karşımıza çıkıyor. Her şey hızla değişiyor; elimizde olanları kaybetmekten korkarken, yeniliğe uyum sağlamakta zorlanıyoruz. Sosyal medya, başkalarının “mükemmel” hayatlarını gözümüze soktukça, kendi hayatlarımızdan memnuniyetsizlik duygusu artıyor. Mutluluk artık anlık bir his değil, ulaşılması imkansız bir hedef gibi görülüyor.
Peki, ne yapabiliriz?
İlk adım, bu durumu fark etmek ve kabullenmektir. Tahammül, bir seçimdir; susmayı, beklemeyi ve anlamayı tercih edebiliriz. Mutsuzluğu ise yeni bir bakış açısıyla dönüştürebiliriz. Hayatta her şey mükemmel olmak zorunda değil. Ufak anların kıymetini bilmek, şükretmek ve anlamlı bağlar kurmak, mutluluğu yeniden keşfetmenin yollarından sadece birkaçıdır.
2025’i daha umut dolu bir yıl yapmak, birey olarak bize bağlıdır çünkü değişim önce içimizde başlar. Tahammül gösterdiğimizde çevremiz de daha sakin ve huzurlu olacaktır. Umut, her karanlık dönemin sonunda bize rehberlik eden bir ışıktır. Ve unutmayın, bu ışığı yakmak sizin elinizdedir.