KUR’AN AYNI ZAMANDA BİR ELEŞTİRİ KİTABIDIR -1

Yayınlama: 01.03.2025
Düzenleme: 01.03.2025 17:13
A+
A-

Eleştiri bir insanı, konuyu, eseri yahut bir eylemi doğru ve yanlış yanlarını bulup ortaya çıkarmak amacıyla incelemek, ona kıymet veya değer biçmek gibi anlamlara gelmektedir.

Eleştirel bir düşünme sadece eksiklik, kusur ve hataları bulmaya yönelik bir eylem olmadığı için, olumsuz bir düşünme kabul edilemez.

İslam eleştiri kültürüne gerekli önemi vermektedir.

İslam açık ve tartışmalara alan açan mahiyetiyle, doğmaları, tabuları ve gizemli noktaları bulunmayan bir düşünce yapısına sahiptir.

Eleştirinin varlığı tabuların, dogmaların, kutsallık zırhına bürünmenin önündeki önemli engellerden biridir. Böyle olduğu içinde özgür düşüncenin ve fikri akımların teminatıdır.

Günümüzde eleştiri kültürünün ve eleştiricinin sevimsiz ve antipatik bir hale dönüştürüldüğü görülmektedir.

Özellikle siyasetçilerin eleştirilerini en olumsuz şekilde yaptıklarına şahit olmaktayız. Öyle ki eleştiri adı altında birbirlerine hakareti, küfrü, sataşmayı normalleştirdiklerini görmekteyiz. Topluma örnek olması gereken bu siyasetçilerin bu durumları maalesef durumun vahametini gözler önüne sermektedir.

İslam’ın başlangıçta sahip olduğu eleştiri ve tahammül geleneğini ne kadar tahrifata ve yozlaşmaya uğrattıklarını göstermektedir.

İslam dini düşünce hürriyetine ve bunun ifade edilmesine önem veren bir dindir. Bu nedenle Müslümanlar, başlangıçtan itibaren bağımsızlığa, fikirlerini ve işlerini serbestçe ortaya koymaya alışmışlardır. Kral, padişah ve yöneticilerin huzurunda doğru bildiklerini serbestçe söylemekten çekinmemişlerdir. Kral ve idarecilerin heybetleri, onların fikirlerini açıklamaya mâni olmamıştır. Kitap ve sünneti yorumlarken sadece taklit değil, akıllarını da kullanmışlardır. Böylece Müslümanların muhakeme, araştırma, tartışma kabiliyetleri gelişmiş ve yetkilerini özgüvenle kullanmışlardır.

Kur’an baştan sona insanlardaki yanlışları tenkit eden bir kitaptır. Hz. Peygamber de Kur’an’ın işaret ettiği ilkeler çerçevesinde insanlığı hayra ve iyiliğe yönlendiren kabiliyetli bir eleştirmendir.

Çünkü insanoğlu yanlış yapmaya müsait bir özelliktedir ve yanlışlarını kendisine hatırlatacak bir eleştirmene muhtaçtır. Tenkit, Müslümanların birbirine hakkı ve hayrı tavsiye etmelerinin en önemli yollarından biridir. Hz. Peygamber de bu metodu kullanmış.  Tevhidi yerleştirmek için şirki ve şirke götüren tüm tavırları ve yolları hep eleştirmiştir.

Vahiy kaynaklı dinler hep eleştiri merkezlidirler.  Allah’ın elçileri, tevhid inancını eleştiri kültürü üzerinde inşa etmişlerdir. Doğru tevhid için önce yanlış tevhid inancı eleştirilir ve sonrada reddedilir. Peygamberler önce toplumdaki zulüm, haksızlık, fitne, fesat ve cehaletin karşısında durmuşlar ve eleştirmişlerdir.

Onun yerine adaleti, huzur ve güveni yerleştirmek için mücadele etmişlerdir. Tevhidin en önemli prensibi yanlış, kimden gelirse gelsin ona karşı çıkmak ve onu sorgulamaktır. Bu prensip yalnız vahyin konusu değildir. Akli düşüncede de bunu görebiliriz. Hatta batıda eleştirel düşüncenin kaynağı akıldır.

Hz. Peygamber, kendisinden çıkan bir sözün vahye dayanmıyorsa, her zaman eleştiri yapılabileceğini söylemiştir. Örneğin Bedir savaşında Hz. Peygamberin konaklama yerinin yanlış seçildiği bildirilmiş ve yeni bir yer seçilmiştir.

Hadiste bildirilmiştir ki; “Sizden her kim yanlışı görürse eliyle onu düzeltsin. Gücü yetmiyorsa diliyle, ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğz etsin.”

İslam’da eleştirel düşünceye verilen önemden dolayı, sahabe bile birbirlerini sorgulayabiliyorlardı. Yeri geldiğinde devlet yöneticilerini bile eleştirmekten çekinmiyorlardı. Yöneticiler de bu eleştirileri önemsemiş ve gereğini yapmışlar.

Örnek olarak Hz. Ömer’in mehir’i sınırlamak istediğinde bir kadın bunun Kur’an’a uymadığı gerekçesiyle itiraz ediyor. Hz. Ömer de kadının haklı olduğunu görüyor ve bu kararından vazgeçiyor.

İslam toplumlarının tarihsel geçmişi üzerinden değerlendirme yapıldığında, zamanla eleştiri kültürünün durakladığı hatta yön değiştirerek itaat kültürüne dönüştüğü görülmektedir. Bu nedenle İslam toplumları, bilgiden, teknolojiden ve ilerlemeden uzak kalmıştır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.