Ah, ah…
Hiç ama hiçbir şey yapmadan…
Hatta hiçbir şey yapmaya niyet dahi etmeden koskoca dönemler geçiren ne vekiller ne siyasetçiler görmedi ki şu Batman!
Ne konuşan ne anlatan ne de halden anlayan…
Janjanlı takım elbiselerin içinde sadece isimleri farklı ama muhteviyatta hep aynı kişiler…
Ve en sonunda, kırk yılın başında (daha baştan) didineceğini belli eden bir vekilimiz oldu, çok şükür.
En azından dinliyor… Gençlere, enformasyona, gelişmeye ve geliştirmeye vs. değer veriyor.
Her en kadar, kendi alanıyla ilgili de olsa (yine de) en doğru açıdan soruna yaklaşıp, çözümün en büyük yapı taşı olan sosyo-ekonomik projelerden bahsediyor.
Ancak bu sefer diğerleri gibi sadece bahsetmekle kalmıyor, hemen kolları sıvayıp icraata girişiyor.
Söylüyor ve söyledikleri de sadece teoriyle sınırlı kalmıyor. Hemencecik icraata geçiyor.
Havada asılı kalmıyor yani…
Ne büyük bir nimet ne büyük bir değişiklik değil mi?
Hele hele bizim gibi icraat kıtlığı yaşayan bir memleket için…
Halkı dinliyor…
Kendisine kronikleşmiş sorunlarını dile getiren kaç kişi, sorunlarının hemen çözüldüğünü ağzı kulaklarında anlatıyor.
Bu sorunların çoğu da güya çözülemeyecek(!) sorunlar…
Aslında çözülmek istenmeyenler… Aslında kimsenin istifini bozmak istemediği için ya…
Neyse…
Peki, Sayın Nasıroğlu ne yapıyor? Elini taşın altına koymakla kalmıyor, taşı yerinden oynatmaya da başlıyor.
Demek ki neymiş?
İsteyince oluyormuş…
Ve şu acı sonuç ortaya bir kez daha çıkıyor ki… Şimdiye kadar pek de istenmiyormuş!
Lakin hani o, hiçbir şeyi çözmeye niyet dahi etmeyenler de var ya… Çoktan unutuldular bile!
Ve biz de nasıl ki yapmayanları/yapılmayanları, çabucak unutuyoruz ya… Şimdi de yapılanları ve yapılmak istenenleri görmeli, hakkını da vermeliyiz.
Sonuçta bir kişi ve şimdilik yalnız da görünüyor. Düşünüyor, uğraşıyor; didiniyor… Her şeyden önemlisi de vurguluyor, uyguluyor; yapıyor!
Şimdi… Daha önce de bir işadamı olarak Batman’a muhtelif faydaları dokunmuş bu memleketlimiz, siyasete girerek ne yapmak istemiştir?
Takım elbise giyip kravat takıp caka satmak için mi?
Sağda solda sırf vekillik kareleri vermek için mi?
Soruyorum…
Neyi eksikti bu adamın?
Zaten her şeyi yok muydu?
Belli ki memleketine hizmet çıtasını yükseltmek için kolları, daha da yukarı doğru sıvadı.
Halkın içine de girip, arasına karıştı.
Ve taraflı tarafsız büyük bir kesimin takdirini şimdiden toplayıp, zihinlerde olması gereken bir vekil portresi çizmeyi başardı.
Ve kim ne derse desin, kendisine: ‘ Bu şartlardaki en ideal adaydı’ dedirtti!
Hülasa, müspet bir başlangıç yaptı.
Peki, şimdi Sayın Nasıroğlu’na destek mi yoksa köstek mi olmalı?
Meyve veren ağacı taşlamalı mı..?
Ya da şu açıdan bakalım…
Ferhat Nasıroğlu, güzel bir başlangıç için daha ne yapsın?