KALABALIK VE YALNIZLIK; BÜYÜYEN ŞEHİR BATMAN

Yayınlama: 13.01.2025
Düzenleme: 13.01.2025 17:48
A+
A-

Her sabah, milyonlarca insan sokaklara dökülüyor. Toplu taşıma araçları dolup taşıyor, kafelerde kahve sırasına giriliyor, ofislerde, okullarda, parklarda yaşam akıyor. İnsanlık tarihinin en kalabalık dönemlerinden birindeyiz belki de… Teknoloji sayesinde yalnızca fiziksel değil, dijital olarak da birbirleriyle bağlantılı olan dev bir topluluğun parçasıyız…

Ancak bu kalabalığın içinde, giderek daha fazla insan yalnızlık hissinden yakınıyor…
Peki, bu nasıl mümkün olabilir? Yalnızlık her zaman fiziksel uzaklıkla ilgili değil. Etrafımızda ne kadar insan olduğu değil, onlarla nasıl bir bağ kurduğumuz önemlidir. Gerçekten dinlenmek, anlaşılmak, karşılık bulmak gibi ihtiyaçlar kalabalıklar arasında bile karşılanmadığında, yalnızlık derinleşir.

Belki de bu yüzden büyük şehirlerde yalnızlık oranı daha yüksektir. İnsanlar her gün yüzlerce kişiyi görür ama belki kimseyle anlamlı bir bağ kuramaz.
Teknolojinin etkisi de göz ardı edilemez. Sosyal medya, bizi daha bağlı gibi gösterirken, yüz yüze iletişimi azalttı. Çoğu zaman ekranın diğer tarafında kimse yokmuş gibi hissederiz… Bir ‘beğeni’ ya da kısa bir yorum, yüz yüze bir sohbetin, sıcak bir gülümsemenin, göz temasının yerini tutamaz.

Ancak yalnızlık bir kader değildir… Bir tercihtir. İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri, anlamlı bağlar kurmaktır. Bunun için bazen bir adım atmak yeterlidir. Kalabalık bir otobüste bir çocuğun gözlerine bakıp gülümsemek, bir komşuyla kısa bir sohbet başlatmak, hatta hobimiz aracılığıyla yeni insanlarla tanışmak bu döngüyü kırabilir.
Tabii bir de ekonomik sıkıntıların insanları asosyalleşmeye sevk ettiği gerçeğini de unutmuyorum.

İnsan olmanın özü paylaşmakta yatar… Duygularımızı, düşüncelerimizi hatta sessizliklerimizi bile paylaşarak anlam buluruz. Kalabalığın içinde yalnız hissetmek yerine, kalabalığın bir parçası olmayı seçmek bizim elimizde.
Yalnızlık çağımızın en büyük paradokslarından biri, ancak bu paradoksu çözmek için ihtiyacımız olan şey daha fazla insan değil, derin bağlardır. Belki de bu yüzden “İnsan, insanın yurdudur” sözü her zamankinden daha anlamlı…

İşte tam olarak BATMAN ÖYLE BİR DURUMDA… Adım adım büyüyen bir şehrin caddelerinde, sokaklarında insanlar hareket halinde. Yeni açılan kafeler, hızla yükselen apartmanlar ve kalabalıklaşan toplu taşıma araçları… Şehir, kendine yeni bir kimlik kazandırmaya çalışırken, içinde yaşayanlar bu dönüşümün bir parçası olmaya çabalıyor. İnsanlar tanıdık yüzlere veda ederken, yeni gelenlerin isimlerini öğrenmeye çalışıyor. Eskiden herkesin herkesi tanıdığı mahalleler anonimleşmeye başladı. Samimi bir selam, günlük hayatın koşturmacasında kaybolmaya başladı. Son zamanlarda “Bir şeylere yetişememek, zamanım yok, fırsatım yok” sözcüklerini sizler de benim gibi sık sık duyuyorsunuzdur eminim…
Peki, bir şehir büyürken insan neden küçülür?
Cevap; bağ kurma biçimlerimizde saklı… Küçük bir şehirde, ilişkiler genelde daha derindir. İnsanlar birbirlerinin hikayelerine aşinadır. Tıpkı BATMAN’da eskiden olduğu gibi… Şimdilerde bu durum pek mümkün değil… Son zamanlarda artan intihar vakalarını da buna bağlıyorum bir yerde… Maalesef koca kalabalık ama derin yalnızlıklar…

Ama öte yandan büyüyen şehir fırsatlar sunar… Farklı kültürlerle kaynaşmak, ufkumuzu genişletmek gibi… Bir şehrin büyümesi, kendi hikayesini yazmasıdır…

KENDİ HİKAYENİ HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ SICAK VE SAMİMİ YAZMAN DİLEĞİYLE, SEVGİLİ BATMAN…
SEVGİYLE KALIN…
GÜLESER NAR KIRŞAN…

 

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.