İlimizdeki su kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması, üst düzey koordinasyon ve iş birliği sağlanması amacıyla gerçekleştirilen İl Su Kurulu Toplantısı Batman Valisi Ekrem Canalp’ın başkanlığında Valilik toplantı salonunda yapıldı.
Vali Canalp’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, içme-kullanma suyu havzası koruma planlarının il bazında uygulanma durumu, içme suyu arıtma tesisleri durumu, içme suyu kalitesi ve insan sağlığı ile ilgili durum, şebeke kayıpları ve bu hususlara yönelik çevresel altyapı çalışmaları ile ilgili yürütülen ve yürütülecek çalışmalar ele alınarak görüşüldü.
Konuşmasında insanoğlunun üç temel ihtiyacı olan gıda, su ve barınmanın hiçbir zaman değişmediğini ve süreç içerisinden de değişmeyeceğinin altının çizen Vali Canalp, “Bu temel ihtiyaçlardan bir tanesi olan suyun yönetilmesi ve suyun; hem gezegenin, ülkenin, tarımsal ihtiyaçlara uygun şekilde kullanılması son derece kıymetli ve değerlidir. Ve aynı zamanda korunması da bir o kadar kıymetli ve değerlidir. Bu çerçevede Batmanımıza son iki yıl içerisinde yapmış olduğumuz bütüncül su yönetimi ile ilgili temel konuları sizlerle kısaca paylaşmak isterim. Bunlardan bir tanesi Batmanımızda şu anda 293 köyümüz var. Bazı köylerimiz suyu tabi cazibeyle temin ediyor, bazı köylerimiz ise yeraltı sondajlardan elde etmiş olduğu suyu kullanıyor. Yani köylerimizin yarısı yeraltı sularına muhtaç durumdadır. Belde belediyelerimizin de büyük çoğunluğu yine yeraltı suyu kullanıyor. İlçe belediyelerimiz kısmen kaynak kullanan var, ama temelde yeraltı sularına muhtaçtır. Batman il merkezinde de çayın kenarına kurmuş olduğumuz keson kuyulardan 470 bin nüfuslu kentin su ihtiyacını elektrik kullanmak suretiyle karşılıyoruz. Bunun dışında organize sanayi bölgesi su ihtiyacını yine çayın kenarına kurmuş olduğumuz kuyulardan elektrikle su temin ediliyor. TPAO Bölge müdürlüğü onlar da kendi sondaj kuyularında su temini elektrikle temin ediyorlar. Kendi ihtiyacının yanında TÜPRAŞ ve BOTAŞ gibi kurumların da su ihtiyacını karşılıyor. Bu duruma baktığınızda işin içinde çok sayıda aktör temel olarak da elektrikle yeraltı sularını tüketiyor durumdayız. Peki bu tablo nasıl bir tablo, bu tablonun en önemli unsuru maliyet. Bu da yerel yönetimler üzerindeki maliyettir. Elektrik tüketerek su temin etmenin Batman’a maliyeti yaklaşık 300 milyon liradır. Yani biz 300 milyon liralık yıllık elektrik tüketiyoruz. Suyu yer altında çıkarmak ve insani ihtiyaç ve endüstriyeli ihtiyaçları kullanmak. Bu işin birinci maliyetidir. Bunun ikinci maliyet ise ulusal ekonomi üzerindeki maliyettir. En büyük kalem… Cari açığınızın en büyük kalemi enerji açığıdır. Elektrik ihtiyacımızın büyük bir kısmını da biz yurt dışında temin etmiş olduğumuz doğal gazı kullanarak temin ediyoruz. Yani her yıl Batman 300 milyon lira ulusal ekonominin cari açığına sebebiyet veriyor. Bu durumda yapmamız gereken şey nedir? Bu tabloyu tersine çevirmektir. Yani cari açığa sebep olan su tüketimi değil, temin etmek için kullanılan enerjidir. Bunun yerine tabi cazibeyle, doğal akışla su temin eden bir sisteme dönmektir. Bunu yapabilmek için de Batman hafızasını bütüncül olarak ele alan bir sisteme giriştik” dedi.
Silvan Barajı’ndan saniyede altı metreküp civarında suyu temin edeceklerini Belirten Vali Canalp, “Suyu Barajdan çelik borularla güvercinlik bölgesindeki bir arıtma tesisine getireceğiz. Burada suyu arıttıktan sonra köylerin belde belediyelerin ilçe belediyelerinin ve il belediyesinin ve endüstriyel alanlarının tamamının suyunu tek bir arıtmadan çıkarmak suretiyle karşılayacağız. Bunu Silvan barajı projesi olarak başlattık. Ama bu yetmez Batman’ın Bir de Garzan Barajımız var, bir de Garzan vadisi var. Bu ikisini birlikte ortaya koyduğumuz zaman yine Garzan barajının çıkışında bir arıtma tesisi kurmak, bu arıtma tesisinden suyu çıkarttıktan sonra vadi üzerindeki bütün ilçe belediyelerinin, belde belediyelerinin ve köylerin tamamının arıtılmış suyu tek bir kaynaktan vermek ve bu şekilde tabii cazibe ile suyu temin etmek. Bu iki projenin hayata geçmesiyle birlikte Batman nüfusunun %90’ını elektrik enerjisi tüketmeden sürdürülebilir, doğal tabi cazibe ile su temini mümkün hale getiriyoruz” diye konuştu.
“Barajların ekonomik ömrü en az 500 yıldır. Çelik boruların ekonomik ömrü ise en az 70 yıldır. Bir arıtma tesisinin de en az 50-60 yıllık ekonomik ömrü vardır. Arada arıtma tesislerini, çelik boruları yenilersiniz. Ulusal ekonominiz her yıl Batman örneğinde 300 milyon lira net tasarruf sağlar” diyen Vali Canalp; “Bu çark sürekli döner. Kamuda yapacağımız en hesaplı, sürdürülebilir ve devamlılığı olan tasarruftur bu. Batman modeli olarak bütün Türkiye için öneriyoruz. Türkiye; dünyada Çin’den sonra en fazla barajı olan ülkedir. Bu barajlardaki suyu tabi cazibe ile her tarafa ulaştırmamız gerekiyor. Bu aynı zamanda bambaşka bir faydayı ortaya çıkaracaktır. Bu da sürdürülebilir su yönetimidir. Çünkü yeraltı kaynaklarımız bizim gelecekteki depolarımızdır. Bunu bugünden tüketiyoruz ve kullanıyoruz. Birçok köyde sondaj vuruyoruz, belli bir süre sonra bunlar kuruyor. Yapılan iş gelecekteki su rezervlerimizi bugünden tüketilmesidir. Bunun da sürdürülebilirliği geleceği yoktur. Yapmamız gereken şey; yer üstü birikmiş su kaynaklarını yoğun bir şekilde kullanmak ve yer altındaki suların üzerindeki bu baskıyı da kaldırmaktır. Aynı zamanda ulusal ekonomi üzerindeki cari açık oluşturan bu sarfiyatın da önüne geçmektir” dedi.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Silvan barajında su temini ile ilgili projenin ihale aşamasında olduğunu ifade eden Vali Canalp, “Proje firması şu anda son düzenlemelerini yapıyor, bu proje yakında DSİ Genel Müdürlüğümüze teslim edilecektir. Garzan barajı ile ilgili de aynı şekilde projesi ihale edilecek ve Garzan barajından da bütüncül su yönetimi altında birleştirmiş olacağız. Havza bazlı ele almak ve yönetmek gerekiyor. Su yönetimini havza bazlı ele almak ve yönetmek gerekiyor. Havza bazlı yönetmek; hem insan bazlı su tüketimini hem tarımsal amaçlı ve sanayi amaçlı su tüketimi demektir. Bunun yanın da korunmasını da beraberce ele alınması gereken bir yöntem olarak ortaya koymamız gerekiyor. Barajları kurmak ve kullanmak yetmiyor. Buralardaki kirliliği de yönetmek gerekiyor. Kirliliği de makul düzeyde kontrol edilebilir bir düzeyde tutmak gerekiyor. Bu çerçeveden baktığımız zaman Toros dağları Türkiye’deki en temiz su rezervlerine sahip olan dağ silsilesinden bir tanesidir. Yoğun bir insan yerleşimi ve sanayi alanı yoktur. Dolayısıyla buradaki, su kaynakları temiz su kaynaklarıdır. Bu büyük bir avantaj, bu avantajı da kullanmak gerekiyor. Bir taraftan da su kirliliğini kontrol altına almak ve bu süreci yönetmektir, amacımız. Bu kapsamda bizim kuracağımız bütün endüstriyel alanlarında arıtma tesisi kuracağız. Mevcut OSB’deki arıtma tesisimiz yüzde 70 seviyelerine ulaştı. Hem illeri biyolojik arıtma hem de kimyasal ve fiziksel arıtmayı yapabilen tesisi de yakın zamanda faaliyete geçirerek, Batman çayı üzerindeki kirliliği de yakın zamanda sona erdirmiş olacağız. Diğer bir kirlilik şehir sistemlerinden kaynaklanan kirlilik; kanalizasyon atıkların arıtılması, Batman’daki arıtma tesisi 340 bin nüfusa göre yapılmış. Ama Batman’ın nüfusu 740 bindir. Bu şekildeki su yönetimi, bir projeksiyona göre yapılır. Bu da 50 yıllıktır. Nüfus planlamaları 50 yıllık projeksiyonlara göre yapılır. Biz 1 milyon 100 kişiye göre imar yaptık. Ne için? Kentin uzun vadeli geleceğini inşa etmek için. Atık yönetimi de böyledir. Mevcut durama göre yapmak yetmiyor. Kentin atık yönetimi için yeni projeler hayata geçirmek gerekiyor. Bir başka sıkıntımız tarımsal sulama; şu anda Dicle Nehri, Batman Çayı ve İlluh Deresi olmak üzere bölgedeki bütün akarsuları beş ay süreyle sürekli kahverengi akıyor. Bu durum iki kaygıya yol açıyor; toprağın en bereketli kısımları akıp gidiyor. Aşırı sulamadan dolayı toprak erozyona uğruyor. Diğer taraftan tarımsal atık sular derece dört kirlilik düzeyidir. Bu da şu demektir, hiçbir şekilde kullanılmayacak su demektir. Sürdürülebilir su yönetiminin esaslarından bir tanesi de buradadır” diye konuştu.